Büyüme ve gelişim döneminde ağız içerisinde her grup dişin belirli bir sürme yaşı bulunmaktadır. Sürme yaşına gelip ağız içerisinde çeşitli sebeplerden dolayı çıkmamış dişler gömülü diş olarak adlandırılır. Gömülü dişler arasında çok sıklıkla görülen grup 20 yaş dişleridir.
Gömülü 20 yaş dişleri 18 ila 22 yaş döneminde tam olarak sürmeye başlar. Genellikle çene yapılarının nesilden nesile daralma eğilimi göstermesi sonucunda çenede yer bulamayarak çeşitli şekillerde gömülü kalabilmektedir. Gömülü kalan 20 yaş dişleri hiç bir problem çıkarmadan senelerce durabildiği gibi öndeki dişlerde çapraşıklık, yan dişleri çürütme, çevre mukozal dokularda iltihabi durumlar gibi olumsuz sonuçlar yaratabilir. Bu olumsuz durumlar rutin panaromik röntgen ve muayenelerde teşhis edilebileceği gibi çeşitli semptomlar göstererek hastaların kliniğe başvurması sonucu da belirlenebilir.
Gömülü 20 yaş dişlerinin çekim kararını vermeden önce çok dikkatli klinik ve radyografik değerlendirme yapmak gerekir. Dişin çevre dokular ile ilişkisi ve oluşabilecek komplikasyonlar değerlendirilmeli ve gerçekten dişin çekilip çekilmemesi gerektiği hasta ile birlikte kararlaştırılmalıdır. Bazı durumlarda gömülü 20 yaş dişlerini rutin kontrol etmek hastaya zarar vermemek açısından daha mantıklı görülmektedir. Ancak kontrollerini aksatmayacak durumda hastalarda bu yaklaşım koruyucu olurken, kontrollere keyfi yada zorunlu olarak gidemeyecek durumdaki hastalar için zararlı olabilir. Kontrol amaçlı bırakılan bir 20 yaş dişi seneler sonra çok ciddi sorunlara yol açabilir.
Türk Diş Hekimleri Birliğinin önerdiği fiyat tarifesine göre gömülü diş çekim ücretleri iki kategoride değerlendirilmektedir. Gömülü diş çekim operasyonu ve kemik retansiyonlu gömülü diş çekim operasyonu olarak sıralanır. Mukoza retansiyonu olarak değerlendirilen ilk grupta genellikle daha kısa sürede bitecek ve risk oranı düşük vakalar belirtilmektedir. Kemik retansiyonunun bulunması ise vakanın daha zor ve riskli olduğunu gösterir. Akademik sınıflandırmada ise kemik retansiyonları çok daha alt kategorilerde değerlendirilmektedir. Kısmen kemik içinde bulunan gömülü dişin çevre dokular ve yan diş ile ilişkisine göre çeşitli risk seviyeleri bulunmaktadır. Bazı operasyonlar için 5 dk yeterli olmakla birlikte bazı durumlarda çevre dokulara zarar vermemek adına 30 dk ila 45 dk arasında süren bir işlem gerekmektedir.
Gömülü diş çekiminin riskleri ne olabilir?
Genellikle daha riskli görülen grup alt çene gömülü dişlerdir. Alt çenede kemik retansiyonlu gömülü dişlerin çeşitli açılar ile bölgede bulunması hemen altında bulunan inferior alveolar sinir zedelenmesine yol açabilir.Cerrahi işlem sırasında çok dikkatli ve acele etmeden davranmak bu zararı minimize edecektir. Gelişen çeşitli kemik kaldırma yöntemleri ile daha az zarar vererek çalışmak mümkündür ancak biraz daha fazla vakit isteyen işlemdir. Bazı durumlarda uyuşma problemleri görülebilir ve işlem öncesi literatürde önerilen maksimum doz anestezik kullanımı sorunları azaltacaktır. Gömülü diş çekimleri için hastada belirli oranda anksiyete var ve işlemin riski yüksek ise sedasyon veya genel anestezi tercih edilebilir.
Gömülü Dişlerin Çekilmesi Gerekli Midir?
Literatürde bu konuya çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Profilaktik gömülü diş operasyonu adı altında bütün 20 yaş dişlerinin çekilmesi gerektiğini savunan çalışmacılar bulunmaktadır. Ancak kar zarar dengesi açısından değerlendirildiğinde gömülü diş operasyonu sonrası bölgede daha fazla zarar ortaya çıkma ihtimali varsa, rutin kontrolleri sağlamak şartı ile takip edilmesi önerilmektedir. Ancak çeşitli sebeplerde derin çürükleri bulunan kanal tedavisinin mümkün olmadığı durumlarda ve ciddi diş eti iltihabına bağlı olarak ağrı ve rahatsızlık veren vakalarda her türlü risk alınarak çekim planlanır. Ortodontik tedavi öncesi tedaviyi planlayan hekim tedavi sonrası nüks riski görüyor ise gömülü dişlerin çekilmesini uygun görebilir. Özellikle alt 20 yaş dişleri horizontal olarak gömülü kaldığı durumda önündeki 7 numaralı ikinci büyük azı dişini çürütmeye başlar. Çürük başlangıcı farkedildiğinde çekim kararı verilmelidir ancak bazı durumlarda horizontal konumda olan gömülü diş ile 7 numara arasında mesafe gözlenirse takip kararı verilebilir.
Çekim sonrası çok ağrım olur mu?
Çekim işleminin zorluk derecesine göre değişen seviyede rahatsızlıklar olması çok normaldir. Kemik retansiyonlu bir gömülü dişin çekiminde ultrasonik olarak veya klasik yöntemle belirli bir miktar kemik kaldırmak gerekir. Bunun sonucunda bölgede postoperatif ödem ve ağrı görülecektir. Hastanın genel sistemik durumu iyi değerlendirilerek işlem sonrası çeşitli medikamanlar ile bu şişlik ve ağrı durumu çok az bir seviyeye indirilebilir. Genellikle gömülü diş operasyonu öncesi çeşitli ilaçlar reçete edilmelidir. Bu şekilde uyuşma problemi görülmediği gibi işlem sonrası hastalar daha konforlu bir şekilde hayatlarına devam ederler. Özellikle alt çenede sinir bölgesine yakın durumda olan gömülü dişler için kemik kaldırma miktarı artınca ve sinirle ilişkisine göre belirli oranda sinir harabiyeti olunca baştan bu konu ile ilgili hastalar detaylı bilgilendirilmeli ve işlem sonrası geçici his kaybı gibi çok az rastlanan komplikasyonlarda neler yapılacağına hazırlıklı olmak gerekir.
Gömülü diş çekimi sonrası dikiş atılması zorunlu mudur?
Dişin konum ve pozisyonuna göre birçok vakada dikiş atmak gerekir. İşlem sonrası dikiş atılması yaranın daha sağlıklı iyileşmesini sağlaması açısından aslında korkulacak bir durum değildir. Bir haftalık iyileşme sürecinden sonra dikişler alınarak yaranın tam olarak iyileşmesi tamamlanır.
Gömülü diş çekimi sonrası uzun süredir ağrılarım geçmiyor, nedeni ne olabilir?
Gömülü dişler enfekte olarak kendi alanlarına zarar verdiği gibi çevre diş ve dişeti dokularına da çeşitli oranlarda zarar verebilirler. Örneğin, gömülü diş bir öndeki dişte derin bir çürük yarattı ise vakanın durumuna göre planlama yapılarak çekim sonrası diş çürüğünün tedavisinin de tamamlanması gerekir. Aksi takdirde o bölgedeki ağrılar geçmeyecektir. Bunun yanı sıra bir öndeki dişte çürük durumu görülmese bile gömülü dişe bakan yüzeylerde ciddi kemik kayıpları olacağından kök yüzeyinin açık olmasına bağlı olarak dişin sinirlerini de harap edecek şekilde ağrılı semptomlar görülebilir. İşlem sırasında şartların ve görüş açısının zorluğuna bağlı olarak öndeki dişe çok stres uygulanmış ve diş etkilenmiş olabilir. Bu ve bunun gibi bazı faktörler ilgili bölgeden ağrı gelmesine yol açar. Bunun dışında çekim sonrası enfekte kökün çevresinde bulunabilecek yumuşak dokuların uzun vadede post operatif ağrı yapması olağandır. Kemikte belirli bir miktar kalan enfeksiyona bağlı olarak kullanılan ilaçlara rağmen ağrı geçmeyecektir ve çeşitli ek ilaçlar reçete etmek gerekir. Daha ciddi durumlarda ise çene kemiğinde görülebilecek ufak kırıklar ilgili bölge kemiğinin tam olarak kaynaşma göstermesine kadar semptom verebilir. Bunun gibi daha fazla sebepler sayılabileceğinden dolayı işlemi yapan doktora yeniden kontrol olmak en sağlıklı yoldur. Çözümsüz kalındığı durumlarda ise konu ile ilgili uzman bir başka doktorun radyolojik ve klinik veriler ışığında iyi bir muayene yapması olası problemleri ortaya çıkarır. Bu gibi durumların üstesinden gelmek için operasyona salt gömülü diş çekimi olarak bakmak yerine daha komplike bir şekilde yan ve üst dişlerle ilgili olası sorunlar baştan hastaya detaylı anlatılırsa ve tedavi planlaması sadece çekim üzerinden değil de total bir planlama şeklinde yapılırsa işlemler sonrası hastalar daha konforlu olarak süreci geçirecektir. Ancak ilgili bölgede birçok problem bir arada bulunmasına rağmen bilgilendirilmeyen bir hasta sorunun sadece gömülü 20 yaş dişine bağlı olduğunu düşünecek ve çekim sonrası ağrısının neden geçmediğini anlamayacaktır.
Özetle gömülü dişlerin iyi incelenerek çekim kararını vermek daha doğru bir yaklaşımdır. Eğer çekilmesi gerekiyor ise çeşitli kurallara uyularak yapılan operasyonların sonrasında çok fazla korkacak bir durum bulunmamaktadır.
Uzm. Dr. Dt Esat Başol
Kaynakça
-Richardson DT, Dodson TB. Risk of periodontal defects after third molar surgery: An exercise in evidence-based clinical decision-making.Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2005;100:133-137.[PubMed]
-Kirk DG, Liston PN, Tong DC, et al. Influence of two different flap designs on incidence of pain, swelling, trismus, and alveolar osteitis in the week following third molar surgery. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endodont 2007;104:e1–e6.[PubMed]
-Dodson TB, Richardson DT. Risk of periodontal defects after third molar surgery: An exercise in evidence-based clinical decision-making. Oral Maxillofac Surg Clin North Am 2007;19:93–98.
-Chuang SK, Perrott DH, Susarla SM, et al. Risk factors for inflammatory complications following third molar surgery in adults. J Oral Maxillofac Surg 2008;66:2213–2218.
Comentarios